Kariyer yolda mı düzülür?
İlkokul bitiyor, hummalı bir şekilde lise giriş sınavına hazırlan. Sınava gir, iyi bir lise kazan. İyi bir liseyi kazandın, bitti; şimdi üniversite giriş sınavlarında iyi bir puan...
Temaya göre filtrele
İlkokul bitiyor, hummalı bir şekilde lise giriş sınavına hazırlan. Sınava gir, iyi bir lise kazan. İyi bir liseyi kazandın, bitti; şimdi üniversite giriş sınavlarında iyi bir puan...
tarihinde Selin Erkek
Bir seneyi aşkın bir süredir evde oturduk; bir açılma bir kapanma derken karantina en azından bir süre daha hayatımızda olacak bir gerçeklik haline geldi. Bu süreci psikolojik...
tarihinde fikrihür
İlkokul bitiyor, hummalı bir şekilde lise giriş sınavına hazırlan. Sınava gir, iyi bir lise kazan.
İyi bir liseyi kazandın, bitti; şimdi üniversite giriş sınavlarında iyi bir puan elde edip iyi bir üniversiteye girmek için hazırlan.
Üniversite sınavlarında başarılı oldun; şimdi aldığın bu puanla yerleşebileceğin bölümleri ve üniversiteleri bir listeyiver.
Bu tercihlerinden birine yerleştin. Tebrikler, artık üniversitelisin! Şimdi çok çalışıp bu üniversiteyi iyi bir not ortalamasıyla ve mümkün olan en yüksek sosyallik seviyesine erişerek tamamla.
Tebrikler, bunu da başardın! Artık yüksek ortalamalı, kağıt üzerinde oldukça sosyalleşmiş, tecrübelenmiş ve topluma tüm benliğiyle hizmet etmeye hazır gözüken bir üniversite mezunusun. Peki şimdi ne olacak? Sen kimsin? Ne istiyordun? Neleri yapabilir durumdaydın, neleri yapamazdın?
***
Görünüşe göre kişisel gelişim, akademik ve mesleki eğitim ve mesleki hedef belirlemeyi bir sıraya dizdiğimiz zaman çizelgelerimiz ters yüz olmuş.
Önce binaları dikip elektriği, suyu sonradan getirdiğimiz, yolları sonradan yaptığımız gibi bir meslek edinme, kendini bir alanda uzmanlaştırma noktasında da bir şeyler yapmışız ama bağlantılar eksik kalmış.
Devrenin bileşenlerini toplamışız, biriktirmişiz; ama neyi kullanıp neyi kullanamayacağımızı ve neyi nerede kullanacağımızı belirleyememişiz. Devreyi kuramadan mezun olmuşuz, elimizdeki bilgi birikimimizle ve içimizdeki potansiyelle kalakalmışız.
Mesleki yolda devreyi kurmuş olup üretime geçeceğimize, beynimiz kısa devre yapınca ancak bir şeyler dank etmiş kafamıza: Ben bu elimdeki bilgi birikimiyle neler yapabilir durumdayım, nelere hevesliyim, nelere yeteneğim var? Bu soruları sormak için geçti mi Bor’un pazarı?
***
Cumhurbaşkanlığı İnsan Kaynakları Ofisi Başkanlığı’nın (CBİKO) hazırladığı, üniversitelerin lisans ve ön lisans düzeyindeki 1. sınıf öğrencilerine zorunlu olarak okutulan bir ders var: Kariyer Planlama Dersi.
14 haftalık içerikten oluşan “Kariyer Planlama” dersi ile üniversite öğrencilerinin niteliklerine uygun alanlarda iş ve meslek seçimi yapmaları, iş hayatının dinamikleri ve iş hayatındaki beklentiler ile ilgili bir kariyer farkındalığı oluşturabilmeleri ve kendi beceri, yetenek ve yetkinlikleri doğrultusunda bir kariyer şekillendirmeleri hedefleniyor.
Öğrenciler bu oluşum vasıtasıyla kariyer merkezlerinden nasıl yararlanacaklarını öğrenip kişisel özelliklerinin farkına varıyor ve bu doğrultuda hangi sektörlerde kendilerini geliştirebileceklerini tahlil ediyorlarmış.[1]
***
CBİKO’nun bu çalışmasıyla ilgili tüm bu detaylara nail olduktan sonra akıllarda kocaman bir soru işareti: Ama bu öğrenciler meslek edinecekleri, ‘‘istekli, yetenekli ve yeterli’’ olmaları beklenen bölümleri çoktan seçtiler… Burada bir yanlışlık yok mu?
Kariyer planlaması, kariyer yolunun her aşamasında yaşamın içine dahil edilebilirken ya da hayat akışı içerisinde değişikliklere uğrayabilirken aslolan, kariyer yoluna girmeden stratejik bir plan doğrultusunda kendimize bir harita oluşturabilmek değil midir?
***
Bunu cevaplayabilmek adına kariyer planlamasının aşamalarına bir göz atalım. Bizim gerçekten ne yapmak istediğimizi tespit etmemiz kariyer planlamanın temelini oluşturur. Bunu belirleyebilmek için de kendimizi iyi tanıyor olmamız gerekir.
Bana neler yapmak keyif veriyor, bilgi yeterliliğimin ve yeteneğimin olduğu branşlar neler, bugüne kadar hangi alandaki çalışmalarımdan iyi sonuçlar elde ettim? Kendimize yönelik yaptığımız bu değerlendirme kendimizi bulabilmemize yardımcı olur.
Sonrasında bir ileri aşamaya geçer, kendimize dışarıdan bakarız: Neyi hangi amaçla istiyorum? İç ve dış motivasyon kaynaklarım neler? Güçlü ve zayıf yönlerim neler? Objektif ve gerçekçi olduğumda hangi sektörlerin hangi departmanlarında çalışmak benim için ideal ve aynı zamanda keyifli görünüyor?
Son aşamada da tüm bu sorulara verdiğimiz yanıtlarla içinde bulunduğumuz koşulları, zamanı ve finansal kaynaklarımızı da hesaba katarak atacağımız adımları somutlaştırdığımız bir hareket planı belirleriz kendimize.
Kariyerimizi planlama yolunda yaptığımız tüm bu çalışmalar geleceğe yönelik beklentilerimizi, ne istediğimizi daha kesin hatlarla belirlememize, kendimizi doğru yönlendirerek sonuç odaklı planlı çalışmalar doğrultusunda öngörülü hareket etmemize yardımcı olur.
Peki bunun için doğru zaman, öğrencilerin mesleki yönelim öncelikleri gözetilmeksizin tekdüzeleştirilmiş eğitim sistemini temel alan üniversite giriş sınavlarına yoğun bir şekilde, kendinin farkına bile varmadan sürüye kapılmış koyunlar gibi hazırlanıp bir bölüme yerleştiğimiz zaman mıdır?
Bu bölümden mezun olduktan sonra yapabilecekleri ve bu yapabileceklerini yapmak isteyip istemeyeceği ya da bu alanda yapılabileceklerin kendi karakteri, yönelimleri, kabiliyetleri için uygun olup olmayacağını dahi tahlil edemeden yalnızca bir sınav başarı puanıyla bir bölüme yerleştikten sonra bu iş için biraz geç kalınmış olmuyor mu?
***
Bu noktada genç mezun işsizlik oranları bize bir fikir verebilir belki. TÜİK 2021 1. çeyrek verilerini temel alan DİSK Genel-İş sendikası Araştırma Dairesi’nin “Türkiye’de Genç İstihdam” başlıklı 2021 Temmuz tarihli araştırma raporuna göre yükseköğretim mezunu gençlerde işsizlik oranı yüzde 35,1.[2]
Türkiye İstatistik Kurumu ve İŞKUR’un rakamlarından yola çıkılarak derlenen Genç İşsizler Platformu verilerinin değerlendirildiği, platformun Şubat 2022 “İşsizlik ve İstihdam Raporu”na göre ise 15-34 yaş grubunda en az iki yıllık üniversite mezunu işsiz sayısı 863 bin. 1 milyon 158 bin üniversite mezunu ise iş bulma umudunu yitirme sebebiyle işsiz değil; sadece işgücü dışında sayılıyorlar.[3]
***
Mevcut “düzenden” doğan tabii sonuçların varlığını göz ardı edecek olursak gençlerin üniversitelere yerleştikten sonra alacakları bir dersle kariyerleri hakkında daha net bir fikirleri olacağını, kariyerlerini en elverişli biçimde şekillendireceklerini düşünmek gençlik ve eğitim politikalarımıza fazlaca optimist bir taraftan yaklaşmak olur.
Biz daha çocukluk çağında hangi çocuğun neye yatkın olduğunu keşfedemiyor, tüm çocukları aynı yolu aynı şekilde koşacaklarını varsayarak yarış atları gibi yetiştiriyoruz.
Sonra da bu çocuklara üniversiteye gelince ödül niyetine diyoruz ki: ‘‘Aaa, sen aslında bir bireydin; kendi ilgi alanların, kabiliyetlerin, yeterliliklerin vardı. Kendi istediğini kendi doğrularına ve yönelimlerine göre tercih edebiliyordun. Bildin mi?’’
Çocukluktan başlayarak ilköğretim ve ortaöğretim düzeylerinde tektipleştirme amacı güden yaklaşımlarla çocukların kimlik algılarıyla oynarken; yükseköğretim düzeyinde de ‘’Kariyer Planlama’’ kisvesi altında bunu farklı bir boyutu taşıyor, kimliklerinin oturma sürecini engellediğimiz çocukların şimdi kim oldukları, ne istedikleri konusunda kendilerine soru sormalarını istiyor, onları bir de kimlik bocalamasına sürüklüyoruz. Hadi hayırlı olsun.
Sanki bu işe ilkokul, ortaokul, en geç lise çağlarında girişmemiz daha mantıklı olurdu, ne dersiniz? Yıllar geçtikçe kaybolan, yetenekleri ve yetkinlikleri yosun bağlayan, bütüne hizmet edebileceği yeri bir türlü bulamayan, umutsuz bir gençlik yetiştirmemiş olurduk.
[1] https://www.cbiko.gov.tr/projeler/kariyer-planlama-dersi
[2] https://www.cloudsdomain.com/uploads/dosya/46648.pdf
[3] https://gencissizler.org/2022/02/15/genc-issizlik-bulteni-subat-2022%ef%bf%bc/
Bir seneyi aşkın bir süredir evde oturduk; bir açılma bir kapanma derken karantina en azından bir süre daha hayatımızda olacak bir gerçeklik haline geldi. Bu süreci psikolojik...