Türkiye’nin iklim meselesi: Kim ne diyor, ne yapıyor?
Müsilaj, orman yangınları ve iklim krizi. Doğa, Türkiye’nin gündeminde son yıllarda yoğun olarak yer buluyor. Göç yüzünden artan aşırı nüfus ve tüketim, zehirlerini...
Temaya göre filtrele
Müsilaj, orman yangınları ve iklim krizi. Doğa, Türkiye’nin gündeminde son yıllarda yoğun olarak yer buluyor. Göç yüzünden artan aşırı nüfus ve tüketim, zehirlerini...
tarihinde Ahmet Ziya Boz
Bir ara sürekli seçim yapıyorduk; referandumlar, genel seçimler ve sonuçlar beğenilmeyince yeniden yapılan genel seçimler, ardından yerel seçimler ve sonuçlar beğenilmeyince...
tarihinde Canberk Beygova
Mostbet İncelemesi Türkiye resmi web sitesi Content MostBet’te spor bahisleri Mostbet: Çok yüksek oranlar, güvenilir para çekme ve çeşitli spor etkinlikleri Mobil...
tarihinde fikrihür
Pin Up Casino ᐉ Играть в онлайн казино на деньги Официальный сайт Пин Ап казино официальный сайт Pin-Up casino вход Content Мобильные игры Как работает официальный сайт Пин ап...
tarihinde fikrihür
Pin Up Casino ᐉ Играть в онлайн казино на деньги Официальный сайт Пин Ап казино официальный сайт Pin-Up casino вход Content Мобильные игры Как работает официальный сайт Пин ап...
tarihinde fikrihür
Pin Up Casino ᐉ Играть в онлайн казино на деньги Официальный сайт Пин Ап казино официальный сайт Pin-Up casino вход Content Мобильные игры Как работает официальный сайт Пин ап...
tarihinde fikrihür
İlkokul bitiyor, hummalı bir şekilde lise giriş sınavına hazırlan. Sınava gir, iyi bir lise kazan. İyi bir liseyi kazandın, bitti; şimdi üniversite giriş sınavlarında iyi bir puan...
tarihinde Selin Erkek
Sokak jargonunda bir söz vardır. Bazen çok konuşana, bazen olayı köpürtene, bazen de istemediğimiz şeyleri duyduğumuzda “Bana hikaye anlatma” deriz. Bu söz, gerçekliğe olan...
tarihinde Furkan Tarık Aydın
Bir otobüs ya da metro durağına doğru yürürken; okul başlama saatlerinde bir okulun bulunduğu bir sokaktan, mesai başlangıcında ya da bitişinde bir devlet kurumu önünden, vardiya...
tarihinde Selin Erkek
Televizyon izlemek, televizyon izleyicileri ile televizyon yararlı mı yoksa zararlı mı konuları değişmeyen gündemler. Hangi perspektiften baktığımızın önemi yadsınamaz ama...
tarihinde Berna Balkaya
Müsilaj, orman yangınları ve iklim krizi. Doğa, Türkiye’nin gündeminde son yıllarda yoğun olarak yer buluyor. Göç yüzünden artan aşırı nüfus ve tüketim, zehirlerini düşünmeden doğaya saçan sanayiciler ve aşırı ısınan hava, bu problemlerin arkasındaki temel sebeplerden birkaçı. Özellikle iklim krizi, Türkiye için uzun vadede büyük bir soruna dönüşebilir.
İklim meselesi öncelik olmazsa, zaman geçtikçe etkileri daha derinden hissedilecek: Ülkenin her yerinde meydana gelecek daha şiddetli yangınlara, tarımsal üretimin düşüşüne ve birçok bitki ile hayvan türünün yok oluşuna şahit olacağız. Bunlar da Türkiye’nin birçok yerinde sosyal ve ekonomik problemlere sebep olacak. Bu yüzden hükümetin ve muhalefet partilerinin en önemli gündemlerinden biri bu olmalı. Dünyada sürdürülebilirlik ana konu başlıklarından biriyken Türkiye’de siyasi partiler bu konuya nasıl yaklaşıyor? Bu yazıda iktidarın ve sağ muhalefet partilerinin iklim krizi ve çevre konularındaki politikalarına kısaca bakacağız. CHP ve diğer sol partilerin bakışı ise ayrı bir yazının konusu.
Hikaye nasıl başladı?
19. yüzyılda meydana gelen endüstri devrimi, insanlığı ve dünyanın çehresini derinden değiştirdi. İlk olarak İngiltere’de başlayan bu devrim, kısa süre içinde tüm dünyaya yayıldı. 19. yüzyıl öncesi küçük çapta yapılan üretimler, endüstri devrimi ile hızla büyüdü. Buhar gücüyle özellikle tekstil sektöründe devasa üretimler gerçekleştirildi.
Buharın gücüyle gelişen bu endüstrinin ana enerji kaynağı ise kömürdü. Özellikle taş kömürü, odun ve diğer maddelere göre çok daha fazla enerji verebiliyordu. 19. yüzyılda çok sayıda devlet, toprakları içinde yer alan kömür madenlerini işlemeye başladı. Örneğin, Osmanlı İmparatorluğu Zonguldak’taki kömür madenlerini çıkarmaya başladı. Bununla beraber 20. yüzyılda Avrupalı devletler kömür yanında petrol üzerine de çalışmalar yapmaya başladı. Dünyanın birçok yerinde İngiliz şirketleri petrol aramaları yaptı. 1920’lerden itibaren petrolün popülaritesi hızlı bir şekilde arttı. 1970’lere kadar dünyadaki sanayi üretiminin büyük bir kısmı petrolden gelen enerjiyle yapılıyordu. 1945 sonrası dünyada birçok eşyanın ve aracın üretimi gözle görülür şekilde arttı. Bu üretimi artan ürünlerden biri de motorlu araçlardı. Motorin ve benzin gibi petrolden elde edilen enerjilerle çalışan bu araçlar, petrolün değerini daha da arttırdı. Fakat petrol ve kömür gibi karbon enerjileri çok büyük bir probleme sebep oluyordu. Onların işlenmesi ve tüketilmesi sırasında atmosfere yoğun miktarda karbon salınımı yapılıyordu. Bu salınım, dünyaya güneş tarafından gönderilen ışınların kırılıp dünyadan çıktıkları sırasında onların bu çıkışını büyük ölçüde etkiliyor ve sera etkisi denilen durum meydana geliyor. 1970’lerden itibaren fosil enerjilere karşı dünya genelinde sesler yükselmeye başladı. Dünyanın ikliminin hızla değiştiren bu karbon salınımı durdulmalıydı. Bu yüzden birçok devlet alternatif enerjilere ve daha farklı çevreci politikalar arayışına girdi. İklim değişikliği kısa süre içinde BM nezdinde de önemli bir sorun olarak addedildi. COP, Paris İklim Anlaşması ve Kyoto Protokolü gibi çok sayıda zirve ve anlaşma düzenlendi.
AKP ne diyor, ne yapıyor?
Türkiye’de ise 1980 yılında uygulanmaya başlayan neoliberal politikalarla çevreye verilen tahribat dramatik bir şekilde arttı. 2002 yılında iktidara gelen Adalet ve Kalkınma Partisi ise çevre ile iklim krizi alanında birçok eylemde bulundu. İlk olarak, 2004 yılında Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’ne ve 2009 yılında Kyoto Protokolü’ne AKP taraf olmuştur. 2021 yılında da Meclis Genel Kurulu tarafından Paris İklim Anlaşması onaylandı. Ayrıca, AK Parti Çevre, Şehir ve Kültürden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Çiğdem Karaaslan, Sıfır Atık projesi sayesinde atıkların geri kazanım oranını, yüzde 13’ten yüzde 22’ye çıkardıklarını söyledi ve 111 millet bahçesi açtıklarını da ekledi.[1]
AKP her yılın 11 Kasım günün de Milli Ağaçlandırma Günü ilan etti. Her 11 Kasım tüm ülke genelinde milyonlarca ağaç dikiliyor. İktidar son olarak Çevre Bakanlığı’nın adını, T.C. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı olarak değiştirdi. İktidarın çevre ve iklim konusunda attığı adımlar olumlu gibi gözükse de madalyonun bir de öteki yüzü var. Türkiye’nin karbon emisyonu gibi iklim değişikliği için çok önemli olan bir konuda bir hamle yapmaması, Türkiye’nin iklim politikalarının sorgulanmasına sebep oluyor; Çevre Bakanlığı’nın adına iklim kelimesinin eklenmesin sadece bir göz boyama olduğunu düşündürüyor. Bununla birlikte Milli Ağaçlandırma Günü’nün çevreye zarar verildiği de dile getiriliyor; çünkü plansız ve yoğun bir fide dikiminde çok sayıda fide daha çok küçükken ölüyor. Yani, boş yere bir masraf yapılmış oluyor.
Hükümet ayrıca ekonomik büyümeyi her şeyden önce tutuyor. Ekonomik büyüme için de enerji çok önemli. İktidar bunu yerli imkanlar kullanarak yapmak istemekte ve bu yüzden çok sayıda termik santral inşasına yeşil ışık yakıyor. Greenpeace’e göre Türkiye’deki termik santrallerinin yarattığı kirlilik yüzünden her yıl 28 bin ile 58 bin arası insan ölüyor. Türkiye Paris İklim Anlaşması’nı imzalayıp karbon emisyonunu düşüreceğini vaat etmesine rağmen iktidar yeni termik santralleri inşasını planlıyor. Hatta OECD verilerine göre, OECD ülkeleri arasında yapımı planlanan tüm termik santraller arasında Türkiye birinci sırada yer alıyor.[2]Türkiye’nin doğal alanları da tahrip ediliyor. En son Salda Gölü’ne millet bahçesi yapılması kararı alındı ve çok sayıda inşaat aracı gölün arazisine girip göle çok büyük zarar verdi. Ayrıca Türkiye, AB ve İngiltere’nin bir numaralı çöp ithalatçısı durumunda. Türkiye’nin plastik atık ithalatı son 16 yılda tam 196 kat arttı. Bu atıkların çoğu geri dönüştürülmeden doğaya bırakılıyor.[3]Ancak çöp ithalatının Türkiye’nin lehine olduğuna ve Türkiye’nin bu çöpleri dönüştürerek hammadde kazandığına dair görüşler de var. Fakat, bu konuda yetkili makamların açıklamalarının yetersiz olması konu hakkında yeterli bilgi alınmasının önüne geçiyor. Bir diğer çevre problemi ise, inşaat şirketlerinin açtıkları taş ocakları. Bu ocaklar yerel halkın da tepkisini çekiyor. Rize’nin İkizdere ilçesinde yapımı planlanan taş ocağına karşı tüm bölge halkı birleşmiş ve uzun soluklu eylemler bunlardan biri.[4]
Sağ partiler çevre meselesine nasıl bakıyor?
İktidarın ortağı MHP’nin parti programında, tarımsal üretimin ve gıda güvenliğinin sağlanmasının Türkiye için çok önemli olduğuna dair pasajlar parti programında yer alıyor. Çevre ve iklim konusunda da Türkiye’nin biyoçeşitliliğin korunmasının gerektiği belirtiliyor ama iklim değişikliği ile alakalı bir bölüm parti programında yer almıyor. Sadece parti milletvekillerinden Hasan Kalyoncu iklim değişikliğinin Türkiye için hayati bir konu olduğunu ve Türkiye’nin bu konuda öncü bir ülke olması gerektiğini meclis genel kurulunda yaptığı konuşmada dile getirmişti.
Muhalefet tarafındaysa ise sağ muhalefet partilerinin birçoğunun çevre ve iklimle alakalı programlara sahip olduğunu görüyoruz. İyi Parti’nin programında iklim ve çevre ile ilgili çok sayıda madde yer alıyor. Parti, iktidara göre daha yeşil daha çevreci politikalar öneriyor, doğal çevrenin korunması için çalışacağını vaat ediyor. İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener de partisinin iklim hedeflerini açıklamıştı. Buna göre İyi Parti sadece çevreyi korumak yerine tüm sistemi dönüştürmeyi hedefleyen bir parti olmayı amaçlıyor. Parti, Türkiye’nin döngüsel bir ekonomik sisteme geçişini savunuyor. Yani, şu anki iktidardan farklı olarak, tüketimi arttıran politikalar gütmeyeceklerini iddia ediyorlar. Bunun yerine Türkiye’nin karbon hedefi olması gerektiğini söylüyor ve 2050 yılında Türkiye’nin karbon emisyonunu 0’a düşüreceklerini iddia ediyorlar. İyi Parti enerji konusunda da birçok adım atmayı hedefliyor. Akşener, fosil yakıtlara desteğin kademeli olarak kaldırılmasını ve akabinde de enerji üretiminin yerelleşmesini savunuyor. Buna göre hem daha yeşil enerjiler üretilecek hem de Türkiye’nin enerji konusunda yurtdışına olan bağımlılığı azaltılacak.
2020 yılında kurulan Deva Partisi de çevre ile iklim değişikliği konularının üzerine eğileceklerini söyleyenler arasında. Partinin Doğa Hakları ve Çevre Politikaları Başkanı, iklim değişikliğinin ulusal bir güvenlik sorunu olduğunu ve iktidar partisinin bu soruna yeterli miktarda eğilmediğini düşünüyor. İktidara geldikleri zaman, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nı ayırmak gerektiğini, çünkü Türkiye’nin doğası için en büyük sorunlardan birinin rantçı şirketler olduğunu ifade ediyorlar. Deva, BM 2030 Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri’nin oldukça önemli olduğunu ve partinin de bu konuda adım atacağını aktarıyor. Yani, İyi Parti gibi Deva da döngüsel ekonomi ile alakalı adımlar öneriyor. Yine, BM 2030 hedeflerine göre, sürdürülebilir şehirlerin iklim değişikliğini önleme konusunda çok önemli bir aktör olacağı için bu konuda da çalışmalar yapacaklarını aktarıyorlar. Yani, İyi Parti de Deva da çevre ile iklim değişikliğini parti programlarına almış durumda ve bu alanlarda eylem sözü vermekte ama iktidara geldikleri zaman bu eylem planlarını ne kadar uygularlar, zaman gösterecek.
6’lı masa etrafında toplanan partilerden Demokrat Parti ve Gelecek Partisi de çevre ve iklim değişikliği konularında vaatlerde bulunuyor. Demokrat Parti’nin programında iklim değişikliği ile mücadele edilmesinin oldukça önemli olduğu ve bunun için Türkiye’nin karbon emisyonunun azaltılması gerektiği, yeşil bir ekonomiye geçiş için Yeşil Türkiye Fonu kurulacağı vurgulanıyor. Daha sürdürülebilir bir Türkiye için çevre sorunları ve toplumsal cinsiyet alanında da politikalar vaat ediliyor. Son olarak da deniz ekosistemlerinin Türkiye için çok önemli olduğu işaret ediliyor ve onların korunması için yapılacak çalışmalar öneriliyor. Demokrat Parti Genel Başkan Yardımcısı Faik Tunay özellikle son dönemde azalan tarımsal verime sık sık dikkat çekiyor, çiftçilerin sorunlarını gündeme getiriyor, onların sesi oluyor.
Ahmet Davutoğlu tarafından kurulan Gelecek Partisi de çevre ile iklim değişikliği konularında adımlar atacağını dillendiriyor. Parti programı, Türkiye’nin iklim değişikliğinden en çok etkilenecek ülkelerden biri olduğu için bu alana hızlı bir şekilde eğilinmesi gerektiğini söylüyor. Gelecek Partisi’ne göre şehircilik politikaları da temelden değişmeli ve yeşil çatı ile yağmur suyu hasadı gibi sürdürülebilir uygulamaların yapılması gerekiyor. Parti iklim adaleti kavramını direkt söylemese de iktidar oldukları zaman daha adil çevreci politikalar uygulanacağını vaat ediyor.
İnsanlık son 200 yıldır doğal kaynakları sınırsızca kullandı. Bunun sonucu belki de insanlığın karşılaştığı en büyük sorunlarından biri olan iklim krizi oldu. Birçok ülke bundan dolayı çevre politikalarına öncelik vermeye başlarken Türkiye iklim ve çevre politikaları üretme ile uygulama konusunda birçok gelişmiş ve gelişmekte olan devletin arkasında kaldı. Türkiye’de 1980’lerden itibaren uygulanan neoliberal politikalar neticesinde Anadolu çok büyük oranda tahrip edildi. 1990’lardan itibaren İstanbul, Ankara ve İzmir gibi şehirleşmenin ani bir şekilde yaşandığı yerlerdeki doğal alanlar ve tarımsal alanlar imara açıldı. 2000’lerden sonra ise AKP iktidarıyla inşaat şirketleri Anadolu’nun çehresini derinden değiştirdi. AKP çevre ve iklim değişikliği konularında bazı hamleler yapsa da Anadolu doğasını tahrip etmeye de devam ediyor.
Seçim dönemine girilirken hem iktidar hem muhalefet partileri çevre ile iklim değişikliği konusunda eylem planlarını açıklıyor. Bu eylem planları şu an oldukça umut verici görünüyor ancak bu politikaların ne kadarının uygulanacağı şimdilik tam bir muamma.
[1] https://www.aa.com.tr/tr/politika/ak-partide-81-il-cevre-sehir-ve-kultur-baskanlari-bir-araya-geldi/2415066
[2] https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-61227887
[3] https://www.greenpeace.org/turkey/basin-bultenleri/turkiye-yine-avrupadan-en-cok-plastik-cop-alan-ulke-oldu/
[4] https://www.birgun.net/haber/akp-li-17-yilin-cevre-bilancosu-hava-kirliligi-orman-talani-ve-beton-kentler-257978
Önceki yazıda politik spektrumun sağında yer alan partilerin çevre ve iklim politikalarını incelemiştik. Bu yazıda ise Türkiye’deki sol partilerin iklim değişikliği sorununa...